Şimdi ne sen sor nede ben söyleleyim. Sonuna kadar sen mutlulukları yaşa Ben kanayana kadar acıların içinde boğulayım. Hayat bu birgün sende kanayacaksın belki. O zaman ben kimbilir nerede mutlu olacağım. Kimbilir hangi yataklarını ısıtacağız birilerinin. Sen gül şimdi en sevdiğim gülüşündü zaten. Parça parça oldu ruhum ne kendimim nede başkasıyım. Ama tanımadığım bir yabancı var bedenimde. Tıpkı seni artık tanıyamadığım gibi. Bu yabancıyıda tanıyamıyorum. Ama biliyormusun artık ölmeyi sevmiyorum. Çünkü bu yabancı çok güçlü. Sanki eski çağlardan gelen bir savaşçı kadar güçlü. Sanki masum bir bebek kadar melek Ve sanki dev dalgalar kadar hırçın ve bencil. Evet tanıyamıyorum ama sevmeye başladım bu yabancıyı. Bazen seni görüp içim kanadığında Tokat gibi çarpıyor yüzüme. Dur diyor. O diyor sen diyor bitti diyor. Sahtedende olsa bir tebessüm koyuyor sanra dudaklarıma. Evde ise herşey aynı hala yatağımda kokun var. Senle alakalı şeylere karşı kör olmaya karar verdim. Ama kalp gözü açıkken de görebilirmiş körler. Dipsiz bir uçurummuşsun sen meğer miniğim. Ama bu yabancı uçurumundan geri tırmanıyor. Bu yabancı çok şey biliyor. Artık huzur karışık hüzünlerdeyim. Karaktersizlikti yaptığın ama onuda unutturdu bana. O varken bende güçlüyüm. Belki ben sevmeyi ve aşkıda unuturum. Zaten nerden bilirdim eskiden Kuşlar aşk demez gökküşağında melekler yıkanmaz Bebek sesleri hoş gelmezdi. Ama bu aşk galiba biraz bozdu beni. Neyse benim otobüsüm geldi. Bir valize gizlice senide koydum. Bedenim burda o yabancıyla. Ama elveda küçük aşkım. Çünkü ben gidiyorum. Davut AY